17 Mart 2016 Perşembe

Sana Gül Bahçesi Vadetmedim





Sana Gül Bahçesi Vadetmedim
Yazar: Joanne Greenberg
Çevirmen: Nesrin Kasap
Tür: Roman

   “ Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim… ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım. Ve sağlıklı olmak, gücünün yettiği kadarıyla, bu savaşımı kabul edip etmemekte özgür olmak demektir. Ben yalan şeyleri vadetmem hiç. Kusursuz güllük gülistanlık bir dünya masalı koca bir yalandır… üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur!"


YAZAR HAKKINDA FALAN FİLAN

   Kendisinin yaşadığı bir psikiyatrik tedavi deneyimiyle yazılmış, bu gerçeği iki küçük oğlundan gizlemek için bir süre kitaplarında takma bir ad - Hannah Green- kullanmış olan, ülkemizde henüz pek tanınmayan çağdaş Amerikalı roman ve öykü yazarı Joanne Greenberg’ in, yazara Batı’da büyük bir ün getiren ilk kitabı.

BENİM DÜŞÜNCELERİM NELER?

  Öncelikle şunla başlamalıyım ki kitabı açıp 5-6 sayfa okuduktan sonra ağır ve gerçekçil bir dejavuya maruz kaldım. Bir sonraki satırda neler olacağı hakkında fikrim olabilecek kadar net düşüncelerim vardı. Kitabı daha önce hiç okumamıştım ama kendimi ‘ben bu satırlara nerede rastladım ve yarım bıraktım?’ diye sorguladım. Kitabı 1 yıla yakındır okumak için niyetliydim ve geçtiğimiz ay kitabı edinebildim. Şöyle ki en sonunda 3-4 yıl önce kütüphaneden alıp kitaba başlayıp bir daha okumamış olduğum konusunda karar kıldım.

  Kitap öncelikle bir çırpıda okunup bitirilebilecek bir kitap değil. Yazarın satırlardaki kelime oyunlarından dolayı takılmalarım ve anlamayıp tekrar tekrar okuduğum kısımlar oldu..

  Kitap okurken delilik ve dahilik arasındaki ince çizgide ‘ben hangi taraftayım?’ diye sorgulatıyor. Aslında hepimizin kendi Yr’sine sahip olduğu bir gerçek. Başkalarına hatta kendi kendimize bile itiraf etmekten korksak bile..

“ ‘Acaba’ diyorum ‘benzerleri bizde de varsa ve farkında değilsek..?”


“BANA KİTAPTAN BAHSET”

    Kurmaca bir dünya ile yazılmış fakat aynı zamanda okuru kandırmayan, büyük bir dürüstlükle anlatılan ve hafızalarda yer eden bir akıl hastalığı öyküsü... Sevginin, öfkenin, iç güdüsel tutumların, korkuların irdelendiği, ‘normal’ insanlar ve ‘akıl hastalarının’ tutumları ve düşünceleri arasındaki farkları gösteren ve bir ‘akıl hastası gibi düşünebilmeyi’ anlamayı  sağlayan bir yapıt.
   Şizofreninin o akıl almaz ‘zeki’liği.. Delilik ve dahilik arasındaki ince çizgi ve inanılmaz bir hayal gücü… Tüm bunları kendi benliğinde barındıran 16 yaşındaki genç kız, Deborah.
   Yer yüzü dünyasında kendi zekasıyla alay edilircesine söylenmiş o küçük yalanlara, acımasızlıklara karşı zehirlenmiş, bunların neticesinde Yr krallığı olan kendi dünyasını kurmuştur. İki yüzlülükler ve sahtekarlıklardan dolayı soluğu kendi dünyasına çekilmekte bulmuştur. Yr krallığında yer yüzü dünyasındaki bireylerin birer parçası ve kendine ait dili, tanrıları vardır. Bir süre sonra bu iki dünyanın çatışması üzerine yabancılaşma ve gerçekten kopma sürecine girmiş, kimlik kavramını yitirmiştir. İnsanların tutumlarından dolayı tanık olduğu şeylerin sebeplerini kendisine yükleyerek kendi benliği ile verdiği savaş anlatılmaktadır. Deborah hem fiziksel hem zihinsel olarak yok olma aşamasına gelmiştir. Hayatlarında kızına yardım etme zorunluluğu duyan ve nerede nasıl hata yaptık, ne eksikti diye sorular sormaya başlayan anne babası onu bir ‘akıl hastanesi’ne yatırmaya karar vermiştir. Deborah burada Dr.Fried’in ona tedavi için uzattığı dürüst ve dostça el ile adım adım aynı zamanda iki ileri bir geri giderek verdiği zorlu savaşa, genç kızın ‘var gücümle’ diyerek dünyaya tutunma çabasına tanık oluyoruz. Bir akıl hastasının ona söylenen sözü nasıl gördüğünün ve bunlardan kurtulmaya çalışmasının hikayesi.


SON SÖZLER

  Dünya üzerinde ve toplumumuzda insanlar ve anne babalar; birbirlerine ve çocuklarına, onların zekalarını hafife alarak ‘küçük’ yalanlar söylemekten kaçınmıyorlar. İşte bu eserde de bir çocuğun tam dünyayı anlama ve tanıma, ‘bir yere aitlik oluşturma’ aşamasında, çocuğa söylenen yalanlar, iki yüzlülük ve kurmacalar yüzünden dünyadan kopmasına, yanlış tanımlamaya sebep oluşuna şahit oluyoruz.
   ‘Akıl hastalarına’ sıkça söylenen –her şey güzel olucak- yalanının, psikiyatri kitaplarında yer alan kalıplaşmış ifadeler ve yönergelerin yanlışlığı sorgulanmalıdır.  

                   ……………………………………………………………

Eğer insan ruh sağlığı ve davranışları ile ilgileniyorsanız bir şeyleri daha iyi kavramanıza yardımcı olacak bir kitap. Söylemeliyim ki yazarımızın dili edebi bir dil. Sizde bu güzel romanı okuduysanız buraya veya bookstagram üzerinden bana yorum bırakmayı lütfen unutmayın! J

İletişim bilgileri;
-Mail: seymanur.usta.123@gmail.com
-Bookstagram: instagram.com/seymaisreading
-Twitter: twitter.com/SeymaBuffay
-İnstagram ve snapchat: @tambirseym

2 Mart 2016 Çarşamba

Carlos María Domínguez’in Novellası: Kağıt Ev


Kağıt Ev
Yazar: Carlos Maria Dominguez
Türler: Edebiyat \ Tarihi Roman-Öykü 

   "Çoğunlukla bir kitaptan kurtulmak ona sahip olmaktan daha zordur. Kitaplar, sanki asla geri dönemeyeceğimiz bir anın tanıkları gibi, bir ihtiyaç ve unutkanlık anlaşmasıyla tutunurlar insana. Oysa orada kalmaya devam ettikleri sürece onları birbirine yamadığımızı zannederiz."

  Latin Amerikanlı yazar Carlos María Domínguez’in novellası... Kitapların kaderiyle bağlanan hayatlar…
  
  Buyurun kitabın konusundan bahsedeyim biraz. ‘1998 ilkbaharında Bluma Lennon, Soho’daki bir kitapçıdan Emily Dickinson’ın Şiirler’inin eski bir baskısını aldı ve ilk köşe başında, tam ikinci şiiri okumaya başladığında bir arabanın altında kaldı.’ diye başlıyor kitap. Kitaplara olan tutkusuyla hastalıklı bir adam çıkıyor karşımıza.
Şöyle ki bir adamın kitaplarla olan bağını anlatıyorlar, biz de dinliyoruz. Carlos Brauer'in ve onun -bir edebiyat profesörü olan- Bruma Lennon'la olan gizemli ilişkisinin, bu ilişkinin gün yüzüne çıkmasına neden olan bir Joseph Conrad cildinin, kitap ve okuma aşkıyla dolu yaşamların hikâyesi... Sürükleyici öykü bir nevi deliliğe övgü.

  Okurken nefis bir öykünün içerisinde buldum kendimi. Kitap sevdasının varabileceği boyutlar ne güzel de anlatılmış. İlk başlarda kitapta bahsedilen yabancı yazarlardan dolayı okumakta biraz zorluk çekmiştim. Kağıt Ev bir oturuşta okumak için ideal, tadımlık bir kitap. Fakat her ortamda okunabilecek bir kitap değil fikrimce. Sakin kafayla okumak daha güzel olacaktır. Yalnız kitabı okumadan önce Joseph Conrad'ın Gölge Hattını okumuş olmayı dilerdim. Eğer sizde kitaplara benim gibi büyük bir sevgi besliyorsanız, kitabın öyküsü sizi peşinden sürükleyecektir. Bu arada içeriğinin yanında kitap kapağı da güzel. Kitap okumayı sevenlerin çok seveceği kitap.

  Eğer siz de Kağıt Evi okuduysanız yorumlarınızı benimle paylaşmanızdan büyük mutluluk duyarım.
İletişim bilgileri;
-Mail: seymanur.usta.123@gmail.com
-Bookstagram: instagram.com\seymaisreading
 Beni tanımak için linke tıklayınız: https://instagram.com/p/BB2gIaglzoX/